Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 1915 Çanakkale Köprüsü...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 1915 Çanakkale Köprüsü Açıklaması!

28 Mart 2022 - 22:53

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmalarının başında 1915 Çanakkale Köprüsü’ne geniş yer ayırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Geçtiğimiz haftalarda ülkemizin gündeminde iki ayrı köprüyle ilgili gelişmeler vardı. Bunlardan biri 1915 Çanakkale Köprüsü, diğeri de Karadeniz’in kuzeyinde süren krizin çözümü yolunda kurmaya çalıştığımız barış köprüsüdür. Çanakkale Deniz Zaferimizin 107. yıl dönümünde hizmete açtığımız 1915 Çanakkale Köprüsü, Avrupa ile Asya ve Afrika’yı kara ve demir yoluyla birbirine bağlayan Boğazlar üzerindeki altıncı geçiş noktasıdır.

“Rusya-Ukrayna krizinde ülkemizi savaşın tarafı yapmak için var güçleriyle çalışanların, bizim kurduğumuz barış köprüsünü yürekleri daralarak izlediğini biliyoruz” diyen Eroğan sözlerine şöyle devam etti; “Tabi aynı çevrelerin ülkemizin son 20 yılda ortaya koyduğu büyük kalkınma hamlesinin sembollerinden biri olan 1915 Çanakkale Köprüsü’nün o görkemli görüntüsü altında ezildiklerinin de farkındayız. Buradan bizim nezdimizde ülkemizi ve milletimizi hedef alanlara mesajımızı altını çizerek bir kez daha tekrarlıyorum; unutmayın, orta açıklıkta daha önce Japonya bir numarayken şu anda bu köprümüz dünyanın bir numarası olmuştur. Bundan dolayı herhangi bir takdirinizi beklemiyoruz, ama takdir etmeniz sizi küçültmez, tam aksine büyültür. Büyük ve güçlü ve Türkiye’nin inşasını engellemeyi, unutmayın, başaramayacaksınız. Türkiye’nin adil ve samimi duruşuyla bölgesinde ve dünyada barışın, huzurun, güvenin köprüsü hâline dönüşmesini engellemeyeceksiniz. Ülkemizin en büyük 10 ekonomi arasına girerek kendisi ve tüm dostları için tüm yeni bir dünya inşası gayretlerini baltalayamayacaksınız. Nice zorlu mücadeleleri beraberce yürüttüğümüz, nice hayati imkânları birlikte geçtiğimiz, nice mümkün değil denilenlerin birlikte başardığımız milletimizin 2023’te bu kutlu yürüyüşe bir kez daha güç vermesine mani olmayacaksınız. Bugüne kadar ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetler elbette önemli, ama asıl bundan sonra yapacaklarımızla Türkiye’yi dünyanın en üst ligine çıkartacağız. Geçmişte ülkemizin benzer fırsatları değerlendirmesini önüne darbelerle, cuntalarla, vesayet oyunlarıyla defalarca geçmişlerdi, bu defa onlara aynı keyfi yaşatmayacağız. Zorluklarımız yok mu, sıkıntılarımız yok mu, eksiklerimiz yok mu? Önümüze döşenen mayınlar, ayağımıza dolanan ipler, işimizi zorlaştıran tuzaklar yok mu? Hepsi de var, hem de mebzul miktarda var. Ama bunların tamamının üzerinde bizim ülkemizi güçlü, milletimizi müreffeh yapma inancımız, irademiz, hazırlığımız, birikimimiz, imkânımız, kararlılığımız var. Herkesin bir hesabı, herkesin bir planı olabilir, fakat en büyük hesap ve en büyük plan sahibi Allah’ın. Herkesin içinden geçen niyetler, kalbinde yatan aslanlar olabilir, fakat son milletimizindir. Biz bu güne kadar Rabbimizden gelen takdire de, milletimizin verdiği bir karar ve her karara ram olduk, teslim olduk. İnşallah 2023’e kadar gece-gündüz çalışarak güçlü taraflarımızı tahkim, zayıf taraflarımızı takviye ederek milletimizle aramızdaki gönül köprülerini daha da sağlamlaştıracağız.

“1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ DERİN MANALARA SAHİP BİR ESERDİR”

Açılışını büyük bir heyecanla, tarifsiz bir mutlulukla yaptığımız 1915 Çanakkale Köprüsü, hem tarihi misyonu, hem fiziki özellikleriyle çok derin manalara sahip bir eserdir. Her şeyden önce bu köprü, tam 140 yıl benzer bir projeyi düşünen, hazırlığını yaptıran, ama ülkenin o dönemdeki şartları sebebiyle bunu hayata geçiremeyen ecdada bir armağandır. Aynı şekilde köprü, 107 yıl önce Çanakkale’de imanıyla, yüreğiyle, canıyla, dişi, tırnağıyla yürüttüğü bir savaş sonunda büyük bir zafer kazanan tüm kahramanlarımıza bir şükran, bir minnet, bir teşekkür ifadesidir. Yine bu köprü, Cumhuriyetimizin bir asra yaklaş muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mücadelesinin günümüz teknolojisiyle tecessüm etmiş hâlidir. Temelinin atıldığı günden açılışının yapıldığı ana kadar her aşamasını adım adım bizzat takip ettiğim bu büyük eserin ülkemize ve milletimize bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye’nin sahip olduğu her büyük eser gibi bu projenin de ülkemize kazandırılmasında pek çok engeli aşmak zorunda kaldık. Hatırlarsanız, Boğaza yapılan ilk köprüyü inşa ederken birileri bu eserin İstanbul’a yapılmış en büyük kötülük olduğunu söyleyebilecek kadar ileri gitmiş, projeyi sabote etmek için her yolu denemişlerdi. Buna rağmen artık adı 15 Temmuz Şehitleri Köprüsü olan bu eser tamamlanıp hizmete açılmıştı. İkinci köprü yapılırken bu defa aynı hezeyanlar rahmetli Özal üzerinden tekrar sergilenmişti. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü de bu utanç verici tartışmaların eşliğinde inşa edilip bitirilmişti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımız döneminde Marmaray projesine başladığımızda aynı zehirli oklar bu defa bize yöneldi. Uzun bir mücadelenin ardından bu eseri tamamlayıp hizmete sunduk. Mahkeme mahkeme dolaşarak 4 yıl biz geciktirdiler, sonunda tamamladık. Tabi şimdi rahatlıkla Marmaray’dan birlikte Asya’dan Avrupa’ya geçiyorlar. Aynı şekilde Avrasya ve Avrasya’da da, şimdi girmeyeceğim detaylarına, yine Avrasya’da hani 5’li çete diyorlar ya -5’li çetele dediklerini koy bir kenara- burada aynı siyasi görüşü paylaştıkları arkadaşlarımız Avrasya Tüneli’ni yapanların içindeydi. Boğazın üçüncü gerdanlığı Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün inşası boyunca kampanyalar yürüttüler, manşet attılar, gösteriler yaptılar. Daha dün gibi gözlerimin önünde, Boğazdan gelip güçleri yetse inanın her türlü ihaneti yapabilirlerdi. Bir mahkeme kararını yanlış anlayarak ‘üçüncü köprü artık iki beton kuleden ibaret’ manşeti atanların sefillerini unutmadık. Aynı güruh Çanakkale’deki köprü için de demediğini bırakmadı. Bizim bu tür hezeyanlara cevabımız, her zamanki gibi gündemimizde projeyi süratle tamamlayarak milletimizin hizmetine sunmak olmuştur.

“GEÇMEDİĞİMİZ KÖPRÜNÜN PARASINI ÖDÜYORUZ ÇARPITMASI YAPTILAR”

1915 Çanakkale Köprüsünün bir diğer önemli özelliği, kamu-özel sektör iş birliği modeliyle yap-işlet-devret dediğimiz yöntemle ülkemize kazandırdığımız son büyük şaheser olmasıdır. Ama Bay Kemal yap-işlet-devret ne demektir inanın bilmez, anlamaz. Bu öyle her yiğidin kârı değil, bunun için bu alanda mürekkep yalamak lazım, böyle bir durumu yok. Yıllardır birileri bu yatırım modeli üzerinden bizi itham ediyor, bize bühtan ediyor, bizi yerden yere vuruyor. İGA’yı yaptık, onunla ilgili de konuştular. Şimdi İGA nedir diye sorsan bilmez. Şu anda dünyadaki ilk 3 havalimanından bir tanesi İstanbul Havalimanı. Nitekim Çanakkale’deki bu eserin ihtişamını insanların kafasında soru işaretleri oluşturarak gölgelemek isteyenler hemen harekete geçti. İşte İstanbul Havalimanı da aynı şekilde dünyada çok büyük sesler getirdi, hâlâ da devam ediyor. Ve şimdi yüklenici firmalar, işletmeci firmalar buraya ilave bazı proje tadilatıyla güzellikler yapacaklar. Geçmediğimiz köprünün parasını ödüyoruz çarpıtması yaptılar. En somut örneği olan bu bühtanları elbette biz kaale almıyoruz, bir kulağımızdan girip öbüründen çıkıyor. Bununla birlikte ola ki bu yalanlar sebebiyle tereddüde düşen vatandaşlarımız varsa, onlar için kısaca kamu-özel ortaklığı veya yap-işlet-devret projelerinin ne anlama geldiğini şöyle bir kez daha hatırlatmak isterim. Kamu-özel ortaklığı projeleri tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir altyapı modelidir. Dünyada sadece 2021 yılında bu modelle 35,6 milyar dolarlık yatırım yapılmıştır. Türkiye bu modeli en verimli şekilde kullanan Avrupa’da 3’üncü, dünyada 13’üncü ülke durumundadır. Almanya yeni otoyol projelerinin önemli bir kısmını bu modelle hayata geçirme kararı almıştır. Amerika bir süre önce açıkladığı 1,5 trilyon dolarlık altyapı projesinin önemli bir bölümünü bu modelle hayata geçirecektir. Ülkemiz geçtiğimiz 20 yılda ulaştırma ve haberleşme alanında bu modelle 37,5 milyar dolarlık yatırıma kavuşmuştur. Bay Kemal, bak bunları millî bütçeden yapmadık, kendileri tedarikçi, aynı zamanda yatırımı yaptılar ve belli bir süre bunu işletiyorlar. Yapılan analizler, 2024 yılında kamu-özel ortaklığı projelerinin Hazine’ye olan yükünün neredeyse sıfırlanacağını, bir sonraki yıldan itibaren de katlanarak artan bir gelir kaynağı hâline dönüşeceğini gösteriyor. Tabi bu hesap sadece garanti rakamlarıyla ilgilidir. Yatırımın devreye girdiği andan itibaren, devletin, vergi, zaman, akaryakıt; bu noktada tabi akaryakıt tasarrufu ekonomik canlılığın getirdiği kazançlar başta olmak üzere elde ettiği gelirler kamunun kâr hanesine hemen yazılmaya başlanmaktadır. Kamu-özel iş birliği modeliyle 2003-2021 yılları arasında hayata geçirilen yatırımların ülkemizin millî gelirine 395 milyar dolar, üretime 838 milyar dolar, istihdama 1 milyon kişi katkısı zaten olmuştur. Bu katkı her geçen yıl artarak sürecek, işletme sürelerinin sonunda da yapılan eserler devlete geçecektir. Ayrıca, bu modelle ülkemize kazandırılan büyük projelerin işletme süresindeki bakım, onarım, geliştirme maliyetlerinin yatırım bedelleriyle mukayese edebilecek seviyelere çıkabildiği de dikkate alınmalıdır. Velhasıl, neresinden bakarsanız bakın ülkemiz için karlı, kazançlı, hayırlı, verimli bir yatırım modelini Türkiye’de etkin ve yaygın bir şekilde uygulamış olmaktan memnunuz.

“HER YATIRIM ONU BİLFİİL KULLANANLAR YANINDA ÜLKENİN VE MİLLETİN ORTAK MALIDIR”

Gelelim geçmediğimiz köprünün, yolun, faydalanmadığımız hizmetin parasını ödeme meselesine, öyle diyorlar ya. Kamu eliyle ülkemizin her ilinde, her ilçesinde, her köyünde, her karış toprağında yol, köprü, hastane, okul, baraj, sulama tesisi, kamu hizmet binası yatırımı yapılmaktadır. Her yatırım onu bilfiil kullananlar yanında ülkenin ve milletin ortak malıdır. Üstelik doğrudan bütçeden yapılan yatırımlarda işin bedeli peşin ödenmekte, hizmet ise proje tamamlandıktan sonra peyderpey alınmaya başlanmaktadır. Buralarda verilen hizmetlerin hemen tamamı ücretsiz olduğu için kamuya doğrudan herhangi bir maddi geri dönüş de yoktur. Kamu-özel iş birliğinde ise proje faaliyete geçene kadar, garanti dâhil, kamudan herhangi bir kaynak tahsisi söz konusu değildir. Değerli kardeşlerim, proje hizmete girdikten sonra da sadece garanti miktarıyla gerçekleşme arasındaki farkın ödemesi yapılmaktadır. İnşa edilen eser randımanlı şekilde çalışmaya başladığında ödeme yapılması bir yana, üste gelir sağlanmakta, işletme süresi bitiminde de yatırım tamamen devlete geçmektedir. Mesela Avrasya Tüneli’nin işletme süresi bittiğinde devlet, vergi ve diğer kazançlar hariç üste en az 140 milyon dolar para almış olacaktır. İstanbul-İzmir Otoyolu ve onun bir parçası olan Osman Gazi Köprüsü’nün işletme süresinde devlete sağlayacağı sadece KDV geliri toplam 1,3 milyar avrodur. 1915 Çanakkale Köprüsü’nün ülkemize kazancının da sadece vakit, akaryakıt ve karbon salınımındaki azalım getirisinin yıllık 415 milyon avro olacağı hesaplanmaktadır.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Çanakkale turizminin her açıdan geliştirilmesi konuşuldu
Çanakkale turizminin her açıdan geliştirilmesi konuşuldu
ÇOMÜ Stratejik Plan Lansmanı Gerçekleşti
ÇOMÜ Stratejik Plan Lansmanı Gerçekleşti