Çanakkale Zaferi’nin Kahramanları Saygıyla Anıldı

Çanakkale Zaferi’nin Kahramanları Saygıyla Anıldı

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106.yıldönümünde Şehitler Abidesinde tören düzenlendi.

18 Mart 2021 - 16:45

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106.yıldönümünde Şehitler Abidesinde tören düzenlendi.

TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Alparslan Kavaklıoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Vali İlhami Aktaş tarafından Çanakkale Savaşları rölyefindeki Atatürk anıtına çelenkler sunulmasıyla başlayan törende Saygı Duruşu sırasında Saygı Atışı yapılarak, İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağı göndere çekildi. Türk Silahlı Kuvvetleri adına 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Mustafa Oğuz tarafından günün anlam ve önemine ilişkin yapılan konuşmanın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çanakkale Zaferi mesajı seslendirildi. Sonrasında ise Bahadır Yenişehirlioglu tarafından Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine şiirini okundu.

TÜRK MİLLETİ TARİHİ BURADA DEĞİŞTİRMİŞTİR

Ardından Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy törende yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı; “Öyle bir zaman gelir ki milletler yol ayrımlarının belirlendiği, dönüm noktalarının yaşandığı bir kavşakta, kendilerini birbirleriyle yüzleşirken bulurlar. İşte o anda her bir ferdiyle, kendi belirlediği yolda yılmadan, usanmadan ve korkmadan yürüyenler tarihi değiştirirler. Çanakkale 20’nci yüzyıldaki o kavşaktır ve Türk milleti tarihi burada değiştirmiştir. Çanakkale; emperyalistlerin asırlık planlarının, sahneledikleri türlü türlü oyunların bir cesaret tufanında, bir fedakârlık denizinde hiç olup gittiği yerdir. Bu topraklarda fiziki üstünlüğün egosu, ilahi teslimiyetin tevazusu karşısında boyun eğmiştir. İtilaf devletlerinin, dünyanın dört bir yanındaki sömürgelerinden cepheye sürdükleri sayısız insan, Mehmetçiğin cesaret ve merhametinde gerçekleri görmüş, kendisine söylenen yalanları bu sayede çözmüştür. Bütün varlığıyla vatanını savunan, mukaddesatına siper olan Türk milleti başı dik, alnı ak, vicdanı tertemiz bir şekilde yükselirken; iftiraları, kıyımları, kibirleri ile nice milletler burada diz çökmüş, zafer hülyaları yenilginin acı gerçeğine dönüşmüştür.

ÇANAKKALE BİR GÜN OLARAK DEĞİL;  BİR FİKİR, BİR BİLİNÇ VE ANLAYIŞ OLARAK YAŞAMALIDIR

Çanakkale, çıkarlar üzerine kurulan birlikteliklerin, asırlara kök salmış kardeşliklere yenildiği yerdir. Bayrağı bir, vatanı bir, imanı bir olanlar kenetlenerek, sadece hırsları bir olanları burada yenmiştir. Dardanos tabyası şehitleri Hasan ve Mevsuf Efendi, kaldırdığı top mermisi ile adeta vatanını sırtlayan Seyit Onbaşı, Hüseyin Avni Bey, Bigalı Mehmet Çavuş… Cephede düşmana aman vermeyen, şehadete yürüdüğünde bedeninde sayısız mermiyi madalya gibi taşıyan gencecik kızlarımız, annelerinin vatan uğruna feda olsun diye kınalayarak savaşa gönderdikleri oğullarımız. Çanakkale, olmak ve ölmek arasında yapılacak bir seçime tereddüt duymadan, bahanelere sığınmadan gidenlerin; vatan ve bayrak dendiğinde başka bir soru sormayanların gerçeğidir. Bu gerçekliği asla ve asla unutmamak; sıradanlaşmasına, bir takım evrensel yakıştırmalarla asli değerlerinden koparılmasına izin vermemek tarihimize, şehit ve gazilerimize karşı şeref borcumuzdur.  Aynı zamanda masa başı kahramanlarının koltuklarını koruma, mevkilerini güçlendirme uğruna dünyanın çeşitli coğrafyalarından cepheye sürdükleri, bugün Mehmetçiğin yanı başında yatan nice evlatlar, eşler, babalar adına da aynı kararlılığı göstermek durumundayız. Çünkü Türk milleti olarak inancımız, değerlerimiz ve vicdanımız bize bunu emreder. Kendi yarası yerine, kendisine kurşun sıkanın yarasını saran Çanakkale şehitlerimiz bizden bunu bekler. Bu topraklarda insanların neden öldüklerini iyi bileceğiz ki ne için yaşayacağımızı tam anlamıyla idrak edelim. Çanakkale bir gün olarak değil, bir fikir, bir bilinç ve anlayış olarak yaşamalıdır. Anmak, anlamaya vesile olmalıdır. Zira Çanakkale’yi anlamayan Kurtuluş Savaşı’nı anlayamaz. Anafartalar kahramanı Yarbay Mustafa Kemal’in bu topraklardan sinesine aldığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk olarak, kurucusu olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine yerleştirdiği ruhu kavrayamaz. Dünü bilirsek bugün bize karşı sergilenen tavırlar, atılan adımlar, bunların ardındaki niyetler de hepimize ayan olur. Unutmamalıyız ki bu yüce milletin tarihi bir bütündür. Ayrıştırılmasına izin veremeyiz, vermeyeceğiz.”

“ÇANAKKALE BİZİM İÇİN BİR ÖLÜM KALIM MÜCADELESİYDİ”

Ardından TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, törene katılanlara hitap etti. Çanakkale Zaferi’nin kolay kazanılmış bir zafer değil, aksine savaş boyunca neredeyse bütün bir nesli kaybettiğimiz, bazı tarihçilere göre 300 bine yakın şehit vererek kazandığımız bir zafer olduğunu kaydeden Şentop, “Unutulmamalıdır ki o tarihte ordularımız Osmanlı sınırlarını korumak için birden çok cephede savaşmaktadır.  İngiltere ve Fransa’nın Anadolu’nun batısından; Çanakkale üzerinden İstanbul’a saldırdıkları sırada Rusya da doğusundan; Sarıkamış üzerinden Erzurum’a saldırmaktaydı. Ülkemizin adeta kalbi olan bölgeler büyük ve yoğun bir saldırı altına girmiş, tartışmasız bir beka sorunu baş göstermişti.  Hep söylendiği gibi Çanakkale bizim için tam da bu yüzden bir ölüm kalım mücadelesiydi. Şunun altını çizerek belirtmeliyim ki tarih boyunca esir edilmemiş ve ölümüne de olsa istiklalini savunup özgür yaşamış aziz milletimiz, bu büyük ruhunu en destansı biçimde belki de Çanakkale’de göstermiştir. Gerek deniz savaşlarında gerek sonraki kara savaşlarında o kadar çok efsanevi kahramanlık sahneleri vardır ki sanki bin yılın bütün zaferlerinin altın sahneleri Çanakkale’de toplanmış gibidir. Nusret Mayın Gemisinin kaptanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’den Seyyit Ali onbaşıya, iki oğluyla birlikte 44 yaşında iken savaşa katılan Erzincan’lı Oğuz Amca’dan hayatının 16 yılını askerlik yaparak geçiren Bigalı Mehmet Çavuş’a, Mücahide Hatice Hanım’a kadar nice vatan kahramanı bunlardan sadece birkaçıdır.

Çanakkale Savaşlarını hem bedenen hem de ruhen bütün derinliği ile yaşamış ve tam manasıyla kavramış, bir şuur halinde idrak etmiş olan büyük komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu ölüm kalım savaşını kazandıran ruhu ne çarpıcı bir şekilde dile getirmektedir:  ‘Biz şahsi kahramanlıklarla uğraşmıyoruz. Yalnız size, Bombasırtı olayını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafeniz sekiz metre yani ölüm muhakkak, muhakkak… Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayan-ı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz! Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuranı Kerim cennete girmeğe hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayan-ı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur’. Çanakkale Savaşı, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu savaşı diyebileceğimiz İstiklâl Savaşı’nın komuta kademesinin de ağır bir sınavdan başarıyla çıktığı bir tür okul görevi görmüştür. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir, Yakup Şevki Subaşı, Cevat Çobanlı, İzzettin Çalışlar, Fahrettin Altay ve daha onlarca büyük komutanımız Çanakkale cephelerinde gösterdikleri üstün başarılarıyla ordunun ve milletin gönlünde taht kurmuşlardır. Çanakkale Zaferinin millî vicdandaki karşılığıdır ki aynı isimleri Millî Mücadelenin öncüleri ve İstiklâl Savaşı’nın kahraman gazileri olma makamına taşımış, adlarını tarihimizin altın sayfalarına kaydetmiştir. Bu mukaddes mekanda Çanakkale başta olmak üzere bütün cephelerde namusunu çiğnetmemek için, yurdunu düşmana teslim etmemek için, esareti reddetmek için canını feda eden mübarek şehitlerimize, gazilerimize, bütün komuta kademesine, kahraman neferlerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum, aziz milletimiz adına hürmet ve şükranlarımı sunuyorum. Emanetleri bugün, çok daha güçlü ve güvenilir evlatlarının ellerindedir. Yükselttikleri ay yıldızlı al bayrak, yurdumuzun üzerinde ebediyyen dalgalanacak ve onun kutlu gölgesi altında toplanan milletimizin, ülkesi ve devletiyle bölünmez bütünlüğüne göz diken her düşmanın akıbeti, Çanakkale’deki gibi hezimet olacaktır.

ÇANAKKALE SAVAŞLARI İLE ABİDELEŞEN SADECE SAVAŞ MEYDANLARINDA KAZANILAN ZAFERLER DEĞİLDİ

Bunun Çanakkale’den 100 yıl sonra bir büyük ve şanlı tablosunu 15 Temmuz 2016’da yaşamışız. Milletimiz o gece ve devamındaki günlerde “darbe” süsü verilmiş çok uluslu alçak bir işgal teşebbüsünü kahramanca püskürtmüş ve kelimenin tam anlamıyla vatan savunması için göğsünü siper etmiştir.  15 Temmuz şehit ve gazilerini de Çanakkale şühedasının huzurunda hürmet ve rahmetle anıyorum. Türkiye ile barışçı ve dostane ilişki kuran her devlet ve toplum bundan sadece yarar sağlamış ve dünya barışına da katkıda bulunmuş olacaktır.  Türkiye bugün 84 milyonluk dinamik nüfusu, modern devlet teşkilatı, gelişmiş ekonomisi ve kahramanlığı dillere destan muzaffer ordusuyla dünyanın en güçlü devletleri arasındadır.  İşte şu anda Çanakkale Boğazı üstünde yapılan ve iki kıtayı bir kere daha birbirine bağlayacak olan Çanakkale 1915 Köprüsündeki inşa faaliyeti bile bu söylediklerimizin somut bir göstergesidir. Dünyanın en uzun orta açıklıklı köprüsü olan Çanakkale 1915 köprüsünün, Çanakkale’yi önce Malkara’ya oradan baba memleketim Tekirdağ ve Kınalı’ya bağlayacak olması benim için ayrıca gurur ve heyecan kaynağıdır. Mübarek şehit kanlarıyla sulanmış bu kutlu topraklara Çanakkale 1915 Köprüsü gibi böyle bir anıt eseri kazandıran Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, kıymetli Ulaştırma bakanlarımıza, işadamı ve mühendislerimize, işçilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.

Çanakkale Savaşları ile abideleşen sadece savaş meydanlarında kazanılan zaferler değildi. Çanakkale Zaferi Türkiye’nin, Anadolu ve Trakya’nın olduğu kadar yeryüzündeki tüm haksızlığa uğramış kardeşlerimizin zaferi olmuştur. Çanakkale destanını yazan kahramanlar sadece Ankara’dan, Çankırı’dan, Balıkesir’den, Bursa’dan, Tekirdağ’dan, Edirne’den gelmediler. Misak-ı Millî hudutlarındaki Musul’dan, Kerkük’ten, Halep’ten, gönül coğrafyamızda olan Üsküp’ten, Prizren’den, Saraybosna’dan, Bakü’den, Buhara’dan geldiler. Çünkü Çanakkale, sadece Türklerin değil, bütün Müslümanların ortak cephesiydi.  20’nci yüzyılın başında Osmanlı Devleti yeryüzündeki tek ve son bağımsız Müslüman devletti. Üstelik yüzlerce yıl Müslümanların koruyucusu, savunucusu olmuştu. Çanakkale’nin düşmesi, bütün Müslümanların izzeti nefsinin rencide olması, zillete düşmesi demekti. Kahraman ecdadımız 106 yıl önce tabyalardaki mevzilerinde sadece aziz milletimizin izzetini savunmadı, aynı zamanda bütün Müslümanların şerefini, haysiyetini korudu. İşte bu sebeple Mehmet Âkif Necid Çöllerinde Çanakkale Destanını yazarken, Muhammed İkbal de Lahor’da Çanakkale adına on binlerce insanı toplayarak dualar etmekteydi. İşte bu sebeple bütün İslam coğrafyasından, her ırktan renkten müslümanlar, cebindeki son kuruşu, kulağındaki küpeyi, kolundaki bileziği düşünmeksizin Çanakkale’ye gönderdi. Sonu zaferle de bitse tüm savaşlar, içinde büyük acılar, hüzünler ihtiva eder ve mutlaka dersler alınması gerekir. Birinci Dünya Savaşı’nda Yemen’den Galiçya’ya, Kafkaslar’dan Sina’ya kadar geniş bir cephede mücadele ettik. Savaşın en önemli cepheleri vatanımızın iki ucundaydı. Batı ucunda Çanakkale, doğu ucunda da Sarıkamış vardı.  Çanakkale Zaferi, en çetin savaşlarımızdandı. Hemen her evden bir-iki şehit verilmişti. 1915 yılında Osmanlı Devleti’nin nüfusu 22 milyondu. Biz savaşa nüfusumuzun yüzde 13’üne karşılık gelen 2 milyon 900 bin kişilik bir ordu ile katıldık. Sadece Çanakkale’de nüfusumuzun yüzde 1’ine karşılık gelen 250 bin, Sarıkamış’ta da 90 bin vatan evladını şehit verdik. Çanakkale’de şehit düşenlerin büyük çoğunluğu dönemin okumuş, yazmış gençleriydi. Trablusgarp ile başlayan, Balkanlarla devam eden savaşlar Birinci Dünya Savaşı ile sekiz cepheye yayılmıştı. Dört yıl süren savaşta aziz milletimizin gençleri cepheden cepheye savruldu. Bu yüzden orduya katılan gençlerin yaş ortalaması giderek düştü. Nitekim Çanakkale Savaşı’nda memleketimizin değişik şehirlerinden lise öğrencileri de gönüllü olarak savaşa katıldılar. İstanbul’daki Galatasaray, Vefa, Kabataş ve İstanbul Lisesi öğrencileri cepheye ilk ulaşanlardandı. Onları Balıkesir, Bursa, Edirne, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Konya, Denizli, Erzurum, Tokat ve Sivas’tan gelen 15-16 yaşlarındaki gençler takip etti. Adlarına Türküler bile yakıldı. Bu sebeple ülkemizde birçok lise 1915-1916’da mezun veremedi. Birinci Dünya Savaşı bittiğinde nüfusumuzun yüzde 5’ini teşkil eden 1 milyon 50 bin askerimiz şehit oldu, esir düştü, hastalıktan hayatını kaybetti. Ordumuzun geriye kalan 1 milyon 850 bin kişilik bölümü ruhen ve bedenen yaralandıkları için savaşma kabiliyetlerini kaybettiler. Memleketimizin yetişmiş insan gücünün önemli bir bölümünü Birinci Dünya Savaşı cephelerinde kaybettik. Millet olarak İstiklal Savaşı sırasında Birinci Dünya Savaşı’nda kaybettiğimiz askerlerimizi çok aradık. Kurtuluş devresi sona erip kuruluş aşamasına geçtiğimizde okumuş, nitelikli insan gücünün eksikliğini çok hissettik. Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıp Cumhuriyet ilan edildikten sonra yüzümüzü istikbale döndük. Vatanımızın yeni baştan imar ve inşa edilmesi gerekiyordu. İşte o aşamada çok sıkıntı çektik. O sebeple geçmişi sadece tarihten sayfalar gibi görmemeliyiz. Okumalı, bilmeli ve dersler çıkarmalıyız. Aziz şehitlerimizin hatıralarına sahip çıkmalı ve memleketimizi işgal ve istila etme cesaretini kimseye vermemeliyiz. Her emanet önemlidir, her emanet azizdir, ama şehitlerimizin, gazilerimizin emaneti, bedeli kanla ödenmiş olan vatan en değerli emanettir.”

Konuşmaların ardından Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dua edilmesiyle Sembolik Türk Şehitliğine karanfiller bırakıldı. Şehitlik defterinin imzalanması sonrasında protokol üyeleri, deniz tarafındaki seyir alanına intikal ederek, Çanakkale Boğazında Deniz Kuvvetleri geçit töreni ve Türk Yıldızları gösterisini izledi. 'Çanakkale Şehitler Abidesi 81 Genç 81 Bayrak Programı' kapsamında, 7 genç tarafından 7 bayrak teslimi töreniyle buradaki tören programı sona erdi.

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Çanakkale turizminin her açıdan geliştirilmesi konuşuldu
Çanakkale turizminin her açıdan geliştirilmesi konuşuldu
ÇOMÜ Stratejik Plan Lansmanı Gerçekleşti
ÇOMÜ Stratejik Plan Lansmanı Gerçekleşti