Yıldızkoy’un imara açılması istemine bir tepki daha!

Yıldızkoy'un imara açılması istemine bir tepki daha!

Gökçeada’da bulunan Yıldızkoyu’nun imara açılmasının planlanması sebebiyle, ‘Ada Dayanışması’ ismiyle bir araya gelen Gökçeadalılar, basın açıklamasında bulundu.

19 Kasım 2021 - 11:01

Gökçeada’da bulunan Yıldızkoyu’nun imara açılmasının planlanması sebebiyle, ‘Ada Dayanışması’ ismiyle bir araya gelen Gökçeadalılar, basın açıklamasında bulundu. Dayanışma üyesi olan adalılar yapılan açıklamada; imarın yaratacağı yapılaşmanın, Gökçeada’nın değerlerine zarar vereceğini söyleyerek, ada ekonomisinin rantlaşma ile değil, tarımsal üretimle sağlanması gerektiğini aktardı.

Türkiye'nin ilk ve tek Sualtı Milli Parkı olan ve 2. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen Yıldız Koy için, Belediye Meclisi'nde 1/1000'lik imar planı kabul edilmişti. Gökçeada Belediye Meclisi, 4 Ekim’de, ‘Balıkesir-Çanakkale bölgesi Çevre Düzeni Planı’ başlığı altında ‘Uygulama İmar Planı’nı oylamıştı. 2010 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Konut Gelişim Bölgesi ilan edilen Yıldızkoy bölgesi için mecliste; CHP'li 2 üye ret, İYİ Partili 4 üye kabul, AK Partili 3 üyeden oylamaya katılan 1 üye de çekimser oy kullanılmıştı. Meclis kararı, Çanakkale Kültür Varlıkları Koruma Kurulu tarafından onaylanırsa, Gökçeada'nın en önemli koylarından biri turizm, ticaret ve konut fonksiyonları getirilerek yapılaşmaya açılacak. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı daha önce yaptığı açıklamada, sualtı parkını tehdit eden bu kararın kabul edilemez olduğunu ve oradaki kıyı ekosisteminin korunmasının elzemliğini belirtmişti. İmar planının kabul edilmesinin ardından çığ gibi yağan tepkilere bir yenisi daha eklendi. Adalılar, “Bugün artık Türkiye’nin en küçük yerleşim yerlerine bile ulaşmış olan rant politikaları, Kuzey Ege Denizi’nin ortasında yer alan ve doğal güzellikleriyle adından söz ettiren Gökçeada’yı (tarihsel adıyla da İmroz’u) da dört bir yandan kuşatmış durumda. Öyle ki, bugün bu politikaların ayak sesleri, dünyanın tek cittaslow (yavaş şehir) adası Gökçeada’daki Türkiye’nin ilk ve tek ‘sualtı milli parkı’ Yıldızkoy’a kadar ulaştı” dedi.

TESCİLLİ DEĞERLERİ YOK EDECEK

Yıldızkoy’un, Türkiye’nin su altı zenginliklerinin gelecek nesiller için koruyup saklanacak en değerli doğal miraslardan biri olduğu belirtilerek, “Etrafındaki mevcut yerleşim yerleri ve turizm tesislerinin atık suları, altyapı yetersizliği ve kıyı şeridine atılan çöpler bile son yıllarda Yıldızkoy’daki biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir. Geçtiğimiz yaz, atık sular ve küresel ısınma ile birlikte artan deniz suyu sıcaklıkları deniz salyası gibi mikrobiyolojik felaketleri Yıldızkoy’a kadar getirmiş, altyapı eksikliği sebebiyle zaten hassas olan su altı canlılığı bu felaketten olumsuz etkilenmiştir. Doğanın bütün bu haykırışları göstermektedir ki; insan nüfusu ve etkileri ekosistemin taşıma kapasitesinin artık çok üstündedir. Bizlerin bunu fark etmemiz ve bir an önce bu hatadan geri dönmemiz gerekmektedir. Onaylanan bu imar planının uygulamaya konulmasının bölgedeki nüfus ve atık birikimini hızla artıracağı ve deniz ekosisteminin tamir edilemeyecek şekilde zarar göreceği bilimsel temellere dayanan bir gerçektir. Yıldızkoy ayrıca sahip olduğu mera alanlarıyla, kuzey, güney rüzgarına izin veren vadi yapısıyla hem hayvancılık hem tarımsal üretim hem de arıcılık için elverişli flora ve coğrafi koşulları barındırmaktadır. Böyle bir alanda ortaya çıkacak olası yapılaşma ve bu yapılaşmanın beraberinde getireceği kirlilik adaya mal olmuş organik ada sıfatının zedelenmesine, Gökçeada kuzusu, Gökçeada arısı gibi tescilli değerlerin yok olmasına zemin hazırlayacaktır” denildi.

RANT VE YAPILAŞMA, EKOLOJİK TAHRİBAT YARATIYOR

Ada ekonomisinin, geri dönüşsüz yapılaşma politikalarıyla değil, ekolojik hassasiyetlerin gözetildiği, sürdürülebilir bir tarımsal üretimle sağlanması gerektiği söylenirken, “Bugün imar planlarıyla somutlaşan rant, doğası gereği, beraberinde getirdiği yapılaşma ile geri dönülmez bir ekolojik tahribat yaratmaktadır. Öte yandan, Yıldızkoy gibi insanların ve üzerinde yaşayan diğer canlıların müşterek alanı olan kıyılar, tarım alanları ve meraların küçük bir grubun tasarrufuna bırakılması sosyal adaletsizliği de derinleştirecektir. Yıldızkoy mevcut lokasyonu ile her şeyden önce tescilli arkeolojik alanların yer aldığı bir bölgede bulunmaktadır. Antik İmbros şehrinin Yıldızkoy’u da içine alan geniş bir alanda yayılım gösterdiği bilinmektedir. Yıldızkoy, M.Ö. 3000’lere tarihlenen ve yıllardır bilimsel kazılara devam edilen Yeni Bademli Höyüğü’nün etkileşim alanındadır. 5 bin yıl kadar önce Yenibademli Höyük’e kadar girinti yapan bir koy olduğu düşünüldüğünde, Yıldızkoy, Kaleköy ve Eski Bademli tepeleriyle birlikte denize doğru bir burun oluşturduğu için arkeolojik araştırmalarda bu alanlar bütünsel olarak ele alınmalıdır. Bu özellikleriyle 2. Derece Arkeolojik Sit alanı sınırlarında tanımlanan Yıldızkoy’un koruma kararları kapsamında olduğu asla unutulmamalıdır. Deniz ekosisteminin çeşitliliği ve özgünlüğü, toprağının değeri ve zengin arkeolojik varlıklarının yanı sıra Yıldızkoy, aynı zamanda ada merkezinden taşıt bile kullanmadan ulaşılabilen tek kıyı olması sebebiyle de adalıların çocuğuyla-genciyle-yaşlısıyla denize girebildiği, nefes alabildiği, birbiriyle buluşabildiği bir müşterek mekandır. Öte yandan Yıldızkoy tarih boyunca Gökçeada’da yaşamış pek çok topluluğun genç kuşakları için bir hatırlama ve hafıza mekanıdır. Bunları yok etmeye, ne kimsenin hakkı olabilir ne de yetkisi. Bugün adada yaşayanlar ve gelecek nesiller için Yıldızkoy’u pazarlıksız bir şekilde korumak bizlere düşen yurttaşlık görevidir” şeklinde ifade edildi.

“YILDIZLARIMIZI SOLDURMAYIN”

Pandemi boyunca Gökçeada’nın değerinin daha iyi anlaşıldığının altı çizilirken, “Şehirlerde kapalı kalınan salgın günlerinde, temiz havası, denizi ve sakinliği ile Gökçeada, Türkiye’deki pek çok insan için “nefes alınan” bir yere dönüştü. Ancak bunun yansımaları geçtiğimiz yaz gözle görülür şekilde ortaya çıktı ve adanın su, enerji, kanalizasyon gibi altyapı hizmetleri birçok açıdan yetersiz kaldı. Kaldı ki; adanın çöp ve geri dönüşüm sorunu henüz çözülememişken yeni alanların imara açılmasının bu sorunu daha da derinleştireceği aşikardır. Adanın mevcut altyapısı, enerji, temiz su, ulaşım gibi temel konularda bile zorlu sınavlar verirken, Yıldızkoy gibi eşsiz bir güzelliği imara açmaya kalkmak ve de bu imar projesinin bir çevre felaketine yol açmayacağını savunmak en hafif deyimiyle halka gerçeği söylememektir. Bundan acilen vazgeçin. İmar projesinin ilk günden itibaren takipçisi olup halka gerçekleri yansıtan basın emekçilerine, Yıldızkoy’u yuvası gibi sahiplenen duyarlı yurttaşlara destekleri için teşekkür ederiz. Çağrımız, projenin hem Ankara ve Çanakkale’deki hem de ada yerelindeki sorumlularınadır. Bu ülke de, bu ada da ‘çılgın projeler’e yeterince doydu; gelin yarınları da düşünün ve bu telafisi imkansız projeden bütünüyle vazgeçin. Yıldızlarımızı soldurmayın, Yıldızkoy’a dokunmayın!” sözleriyle açıklama sona erdi.

YILDIZKOY NEDEN KORUNMALI?

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı, Yıldızkoy’un önemine ilişkin yaptığı açıklamada, “Gökçeada en büyük adamız olup Türkiye’nin en batısında Ege Denizi’nde bulunmaktadır. Ada özellikle son yıllarda aşırı yapılaşma ve düzensiz yerleşime bağlı olarak gerek kara, gerekse kıyı ve deniz bozulmalarına uğramıştır. Bazı kıyıların henüz yerleşime açılmadığı adada, balıkçılık önemli uğraşların başında gelmektedir. Ada civarında Akdeniz Foku gibi nesli tükenen deniz memelileri yanında zengin bir fauna ve flora göze çarpmaktadır. Saros Körfezi ve Gökçeada aynı zamanda Karadeniz ve Akdeniz arasındaki canlıların geçiş yolu üzerinde olup, birçok deniz canlısı bu bölgede üreme ve yumurtlama dönemlerini geçirmektedir. Bir deniz müzesi gibi biyolojik zenginliğe sahip bu alan henüz bozulmayan, kirlenmeyen yerlerin başında gelmektedir. Gökçeada‘da sualtı parkı kurmak için TÜDAV tarafından başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı olmak üzere, birçok kurum ile 1997-1999 yılı içinde yazışmalar ve görüşmeler yapılmış olup, gerekli izinler alınmıştır. 21 Şubat 1999 tarih ve 23618 sayılı Resmi Gazetede Gökçeada’da Yıldız Koyu ile Yelkenkaya arasında sualtı parkı kurulduğu ilan edilmiş, koordinat değerleri verilen alan içinde av yasakları açıklanmıştır. Vakfımızın önerisi ile oluşturulan ve çalışmaların yürütüldüğü Gökçeada Sualtı Parkı’nın sınırları yine vakfımızın önerileri doğrultusunda genişletilmiştir. Gökçeada kıyıları biyoçeşitlilik açısından çok zengindir. Akdeniz’e endemik bir deniz çayırı türü olan, Posidonia oceanica, 34 tür sünger, 17 tür kafadanbacaklı, 144 tür balık, 8 tür yunus ve balina, iribaş deniz kaplumbağası ve nesli tehlike altında olan Akdeniz Foku Gökçeada’da ve çevresinde yaşamaktadır.  Bu bölge besin zincirinin alt basamaklarından üst basamaklarına kadar özel ve nadir görülen birçok türün bulunduğu bir bölgedir. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı olarak konunun her zaman takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz” ifadelerini kullanmıştı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Çanakkale’de SOLOTÜRK Coşkusu
Çanakkale’de SOLOTÜRK Coşkusu
Çanakkale’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Coşkusu
Çanakkale’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Coşkusu