Eylül ayından itibaren 25-64 yaş grubunda

Çanakkale Belediyesi Altın Yıllar Yaşam Merkezi tarafından düzenlenen bilgilendirme söyleşisinde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri, Prof. Dr. Coşkun Bakar, Prof. Dr. Gamze Çan ve Doç. Dr. Sibel Oymak Yalçın katılarak Covid-19 salgın hastalığına ilişkin bilgiler verdi.


Eylül ayından itibaren 25-64 yaş grubunda

Çanakkale Belediyesi Altın Yıllar Yaşam Merkezi tarafından düzenlenen bilgilendirme söyleşisinde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyeleri, Prof. Dr. Coşkun Bakar, Prof. Dr. Gamze Çan ve Doç. Dr. Sibel Oymak Yalçın katılarak Covid-19 salgın hastalığına ilişkin bilgiler verdi.

Altın Yıllar Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirilen Covid-19 söyleşisinde öncelikle bu hastalığın ne olduğu ile ilgili bilgiler veren Doç. Dr. Sibel Oymak Yalçın, “Kişiden kişiye bulaşan, solunum yolu enfeksiyonuna yol açan koronavirüs adında bir virüs nedeniyle oluşan bir hastalık Covid-19. Geçmişte SARS, MERS olarak bunu biliyoruz fakat Covid- 19’un neden bu kadar önemli olduğu ise, Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde başladı salgın, hızla diğer şehirlere yayıldı ve Mart itibari ile ülkemizde salgın başladı. Yeni bir virüs, virüs hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Toplum tanımıyor. Bedenimiz daha önceden bu mikropla karşılaşmamış. Bu nedenle de çok sayıda vaka artışına yol açma riski oldu ve bu da ölümlerin ve ağır vakaların görülmesine neden oldu. Haliyle bu da bizleri korkuttu. İlk anda tedavisi yok, aşı çalışmaları devam ediyordu ama henüz başlayan bir aşı yoktu. Dolayısıyla bütün toplumlar, kendi toplumsal özelliklerine ve yapılarına göre hızlı bir şekilde halk sağlığı önlemlerini almaya başladılar. Özellikle sosyal mesafe, kişisel hijyen ve maske kullanımı geldi çünkü hızlı bir şekilde toplumdaki vaka artışını azaltmamız gerekiyordu. Neden bu çok önemliydi çünkü sağlık hizmetlerine aşırı binen yükün hızlı bir şekilde önüne geçmemiz gerekiyordu. Bu nedenle de halk sağlığı önlemleri hastalıktan korunmada önemli oldu” dedi.

“Öksürük gibi havaya saçılan damlacıkların nefes alırken solunum yoluyla mikrobun geçmesi bir bulaş yolu. Kirli ellerle yüzeye geçen mikropların ağız, burun ve göz mukozasına alınmasıyla bulaş söz konusu” diyen Yalçın, “Ama en çok hastalık bulaşının havadaki asılı damlacıklarla solunum yoluyla olduğunu biliyoruz korunma yöntemleri ve halk sağlığı yöntemlerinin mütemadiyen uygulanması son derece önemli. En bilinen hastalık belirtisi öksürük, ateş ve nefes darlığı ama biz biliyoruz ki çok sayıda vakada da belirti göstermeden hastalığı geçiren insanlar var. Dolayısıyla herkesin hastalığı geçirip geçirmediğini bilemiyoruz. Bu yüzden önlemler uymak çok önemli ” ifadelerini kullandı.

“GEÇEN SENE BU MİKROBU HİÇ TANIMIYORDUK VE ÇOK DAHA KORKUYORDUK”

Prof. Dr. Gamze Çan ise hastalıktan korunmanın yollarını ve 65 yaş üstü bireylerle olan ilişkine değinerek, “Bu anlamda iki kol boyu mesafemizi koruyalım, 3 katlı maskeler veya aralıklı yıkanıp temizlenen kumaş maskeler bu damlacıkları tutabiliyor ve tabi ki el temizliği. Geçen sene bu mikrobu hiç tanımıyorduk ve çok daha korkuyorduk. O zaman çok daha keskin önlemlerden bahsediyorduk. Biraz daha rahatladık çünkü yüzeyde çok daha canlı kalamadığını gördük. Bulaştırıcı olamıyor, uzun süre dışarıya dayanıklı değil. Ama yine de dışarıda bir şeye değdinizde elinizi ağzınıza, yüzünüze getirmeyin, mutlaka yıkayın. Bu zaten genel kuraldır çünkü başka mikroplar da var. Klasik maske, mesafe ve hijyen çok önemli. Havada asılı kalması çok uzun süre değil, onun için odaların havalandırılması, aralıklı oturmamız, maskeli olmak oldukça koruyucu ama semptom göstermeyen kişiler olabilir. Süre uzadıkça riskimiz artıyoruz. O nedenle hepimizi birbirimize karşı korumalı ve dikkat etmeliyiz” şeklinde belirtti.

“65 YAŞ ÜZERİNİ İNCİNEBİLİR OLDUĞU İÇİN KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ”

Çan, 65 yaş üstü kişilerin hassasiyeti vurgulayarak, “Bu grup daha duyarlı bu mikroba karşı. Hasta olduğu zaman genellikle başka hastalıkları da olduğu için, bu enfeksiyon daha kötüye gidebiliyor. Aslında 65 yaş üzerini incinebilir olduğu için korumaya çalışıyoruz. Başta çok yanlış anlaşıldı. Sanki onlar tehlikeymiş gibi düşünüldü ama aslında hayır o yaş grubunu korumak istiyoruz biz. Onlar bizim daha hassas grubumuzu oluşturuyor. Bu yaş grubunun korunmaya çalışırken de dikkat etmesi gereken noktalar var. Onlara da özen göstermemiz lazım” diye anlattı.

“AŞI OLMAKTAN HİÇ ÇEKİNMEMEK LAZIM”

Bu hastalıkla ilgili kimin nasıl tepki verdiğinin tam olarak bilinmediğini söyleyen Çan, “Çok genç yaş da oluyor bir bakıyorsunuz yoğun bakımlık oluyor. 80-90 yaşındaki kişiler bir bakıyorsunuz yoğun bakıma girmeden taburcu olabiliyor. Tüm dünyanın deneyimleri ileri yaştakiler maalesef daha risk altında oluyor. Ama şimdi bizi umutlandıran güzel gelişmeler var. Bir yıl içerisinde aşı çalışmaları yapıldı ve şu anda buna yönelik tedavi tespit edilmiş değil ama aşı ile ilgili oldukça başarılı. Bunla ilgili de soru işaretler olmasın, kaygı olmasın. İki çeşit aşı var; Çin aşısı diye geçen aslında bizim yıllardır nezle, grip için kullandığımız aşı teknolojisi. Güvenilir, klasik bir aşı. O nedenle aşı olmaktan hiç çekinmemek lazım. Elimizdeki en güçlü silah o. Toplumda belli bir oranı aşılayabilirsek artık bu kadar büyük patlamalar olmayacak. Bir senedir hayatımız durdu, okullar kapalı, hiçbir yere gitmiyoruz. Ama en azından toplum bunu tanıdıkça belli oranda bağışıklık oluştukça daha rahat hareket eder hale geleceğiz” ifadelerinde bulundu.

“HASTALIKTAN ONLARI SAKLADIK, ONLARI BULSUN İSTEMEDİK”

Prof. Dr. Coşkun Bakar ise hastalık ilk çıktığında ölümlerin büyük bir kısmı 65 yaş ve üzeri olduğunu belirterek, “Onları koruma altına aldık. Hastalıktan onları sakladık, onları bulsun istemedik. Onları bulduğu zaman acımasız davranabiliyordu. Nitekim iyi sonuçlar da aldık. Ancak diğer yaş gruplarını bulmuyor değil. Hatta Çanakkale özelinde vakaların yarısından fazlası Eylül ayından itibaren 25-64 yaş grubunda. Onlar içerisinde ağır vakalar ve ölümler de görülüyor. Genç yaş grubu sanki bir şey olmuyormuş gibi çok rahat hareket etti. 65 yaş üstü büyüklerimizin ek problemleri de olunca, solunum sistemi kapasiteleri biraz daha düşük olabiliyor, daha çabuk hırpalanabiliyorlar. Daha ağır vakalar haline dönebiliyorlar. Onları korumak için, evde durmalarının sağlamamızın sebebi buydu” dedi.

“MASKELERİNİ ÇIKARMADAN YAPARLARSA, YÜRÜYÜŞLERİN BİR SAKINCASI YOK”

Bakar, şu anda 65 yaş ve üstü vatandaşların dikkat etmeleri gereken noktaları şu şekilde anlattı: “Hafta içleri serbest oldukları zaman dilimleri var. Bu zaman dilimlerinde hava çok yağışlı ve sert değilse, en azından evlerinin etrafında yürüyüşler yapsınlar. Bu süreyi yürüyüş yaparak değerlendirsinler. Maskelerini çıkarmadan yaparlarsa, bu yürüyüşlerin bir sakıncası yok. İnsanlarla karşılaştıklarında da mesafeyi koruyarak, çok uzatmayarak sohbet edebilirler. Mutlaka hafta içi izinli oldukları saatlerde yürüyüş yapsınlar, kalabalık yerlere girmek için kullanmasınlar. Toplu taşımaya gerek yoksa binmesinler. Çift maske koruyucu ama asla sıfıra indiremiyoruz. Farkında olmadığımız riskler olabiliyor. Marketlere pek girmesinler. Mümkünse dijital alışveriş sistemlerini kullansınlar. Beslenmeye çok dikkat etsinler, yüksek kalorili yiyeceklerden uzak dursunlar. Özellikle ek hastalığı olan 65 yaş üzeri büyüklerimiz, doktorlarının ve diyetisyenlerinin verdiği yiyecek protokollerine mutlaka uysunlar. Mevsim meyve ve sebzelerini tüketsinler. Hastalıktan korunmak için çevrede dolaşan kirli bilgiye güvenmesinler. Mucize bir korunma önlemi yok. Günlük hayatta beslenmek için ne yapmaları gerekiyorsa, onun dışında bir şey yapmalarına gerek yok. Kapalı ortam ilişkilerinden uzak dursunlar çünkü kimde olduğunu bilmiyoruz. Komşular birbiri ile görüşüyor apartmanda ama bir süre telefonda konuşsunlar. İnsan sosyal bir varlık ama bu süreyi kısaltmak istiyorsak bunlara uymamız lazım.”

Koronavirüsün aşısının hayatımıza girmeye başladığını söyleyen Bakar, “Ülkemizde de uygulanmaya başlanacak. İlk uygulanan sağlık personeli ve 65 yaş üstü ek problemleri olan kişiler olacak. Muhtemelen baharın ilk aylarından sonra daha bir rahatlayacağız. Bu döneme kadar kendimizi korumamız gerekiyor. El temizliğine çok dikkat etmek gerekiyor. Tünelin ucunda ışığı görmeye başladık. Bir miktar kontrole girecek gibi gözüküyor. Aşı ihtiyaç duyduğumuz çözümü getiriyor. Aşı ile ilgili kötü propaganda yapanlara ise inanmasınlar. Özellikle rica ettiğim sağlık otoritelerinin sözlerine değer versinler. Hastalıkları ile ilgili zaten raporlu ilaçlarını direkt eczaneden alabiliyorlar. Hastaneye giderken çift maske takarak randevu zamanında gitsinler” şeklinde önerilerde bulundu.