"Çok yakında plazma tedavisini Çanakkale'de uygulamaya başlayacağız"

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, CNN Türk canlı yayınında yaptığı açıklamada plazama tedavisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, CNN Türk canlı yayınında yaptığı açıklamada plazama tedavisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Şener, “Hastadan alınan bağışık antikorlar plazma dediğimiz bir ürün haline getiriliyor. Bu ürün aslında  saklanabilir. Taze kullanmak zorunlu değil. Bunu kullanırken hasta seçimine dikkat etmek lazım. Türkiye’de bununla ilgili başarılı uygulamalar var. Bizde çok yakında plazma tedavisini Çanakkale’de uygulamaya başlayacağız” dedi.

Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs Türkiye’de de etkili oluyor. Her geçen gün vaka ve hayatını kaybedenlerin sayısı artıyor. Çanakkale koronavirüs ile mücadelede ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanlarında biri olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, yaptığı açıklamalara virüs hakkında bilgilendirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz gün CNN Türk canlı yayınına katılan Şener, yaptığı açıklamalarla umut vererek, koronavirüs tedbirlerinin devamının önemini vurguladı.

İYİLEŞEN OLGU SAYIMIZ, YENİ VAKA SAYISINA YETİŞİYOR

Yeni vaka olgu sayısıyla iyileşen olgu sayısı arasındaki fark daraldığını söyleyen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener,  “İyileşen olgu sayımız, yeni vaka sayısına yetişiyor. Bir taraftan da yeni yapılan test sayısı da daha önceki sayılarla hemen hemen aynı. Bu bizim için çok iyi bir şey. Çünkü bir salgının kontrol altına alınması için iyileşen olgu sayımız, yeni vaka sayısını yakaladığı ve geçtiği anda salgın kontrol altına alınıyor. Pik noktasına ulaşıldığını söylemek henüz erken. Özellikle 3, 7 ve 2 haftalık dalgalanmaları görmek lazım. Kısa vadede 3 günlük, orta vadede 7 günlük, uzun vadede 14 günlük. Çünkü hastalığın kuluçka dönemi 14 gün. Bu söylemek için 5 bini gördüğümüz rakamdan sonra ki 14 gün içerisinde eğer 5 binin altına rakamlar görüldüyse, 5 bin dediğimiz değer bizim pik dediğimiz değerdir.  Entübe hasta sayısının dün ve bugün düşmesinde 2 türlü alternatif var. Ayrıntılarına bakmak lazım. Ya bu hastalar vefat eden hastalar içerisinde yada iyileşen hasta grubu içerisinde. Ben bildiğim kadarıyla bunların bir çoğu iyileşen hasta grubu içerisinde. Çünkü vefat eden hasta sayılarımız hep 100’lü rakamlarda. Özellikle yoğum bakım hasta sayısında anormal bir sıçrama olmadığını görüyoruz. Çünkü  yeni olgu sayılarımızda dalgalanmalar çok gördük ama özellikle yoğum bakım hasta sayısında belirgin dalgalanma yaşamadık” diye konuştu.

ENTÜBE HASTA SAYISININ DÜŞÜK DÜZEYDE TUTABİLMESİNİN TEMEL BAŞARISI GEÇ MAKİNEYE BAĞLAMA STRATEJİSİ

Şener, entübe hasta sayısının düşük olmasına ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Yoğum bakıma gitmeden önce ara yoğum bakım dediğimiz bir değerlendirme sürecimiz var. Yani makineye bağlamadan ara yoğun balkım zaten Türkiye’nin özellikle entübe hasta sayısının düşük düzeyde tutabilmesinin temel başarısı geç makineye bağlama stratejisi gütmesi.  Makineye erken bağlandığı zaman daha uzun süre buna ihtiyaç duyacak. Hastayı ne kadar geç makineye bağlarsanız, mekanik ventilatör  desteğine başvurursanız o kadar  iğleşme sürecinde daha hızlı manipüle edeceksiniz anlamına geliyor. Sahada da rakamlara baktığımızda Avrupa’nın çoğu ülkesine göre entübe hasta sayımız az olması ve iğleşen hasta sayısının diğerlerine göre daha az sıçraması stratejinin daha iyi olduğunu gösteriyor” dedi.

İLERLEYEN HAFTALARDA İYİLEŞEN HASTA SAYIMIZ ARTACAK

Rakamlara bakıldığında hızlı bir kontrol sürecinin başladığını söyleyen Şener, “Bu rakamlara baktığımız zaman hızlı bir kontrol süreci başlamış gibi duruyor. Önümüzdeki 2-3 hafta içerisinde Mayıs’ın 15’ine kadar olan periyottaki dalgalanmanın minimum olup, olmamasına, aktifleşen olgu sayısının ne kadar olduğunu görmek gerekiyor. Bu sürecide kademeli olarak kaldırmamız lazım. Birden bire kaldırmak değil de, suyun derinliğini görmek, toplamda ne kadar kontrol altına aldığımızı görebilmemiz anlamında. Çünkü bu tip durumlarda aniden kaldırıldığı zaman dalgalanmada ikinci dalga ile karşı karşıya kalmanız mümkün.  Bence yeni olgu sayısı, iyileşen olgu sayısının çok çok altına düşmediği sürece önlemlerden geri adım atmamak gerekir. En önemli strateji bu. Bence ilerleyen haftalarda iyileşen hasta sayımız artacak. Günlük olgu sayımızda daha da aşağı doğru çekilecek. Pergel iyice daralacak. Birbirine iyice yakın olacak. Hatta belli günlerde iyileşen olgu sayımız yeni vaka sayılarını geçecek. Bu da kontrolün artık bizim elimizde olduğunu gösterecek” şeklinde konuştu.

KASIM AYINA KADAR KALAN PERİYOTTA TÜRKİYE KORONAVİRÜS AÇISINDAN RAHAT EDECEKTİR

Yaz döneminde tek  tip olguların yaşanacağını söyleyen Şener, “Ama bu bir salgın tanımında olmayacaktır. Bu benim tahminim. Bundan sonraki süreçte Kasım ayına kadar kalan periyotta Türkiye koronavirüs açısından rahat edecektir. Kasım ayında özellikle normal grip virüsünün de gelmesiyle birlikte yeniden Covid-19 olguları karşımıza çıkacak. Yaz döneminde özellikle Kasım ayında  hazırlık yapmamız lazım” diye konuştu.

ENFEKSİYON ZİNCİRİNİ KIRAN ASLINDA BU

Filyasyon hakkında bilgi veren Şener, “Tanı koyduğunuz herhangi bir hastanın geçmişe yönelik hastalığa yakalandıktan 2 hafta öncesinde kiminle temasta olduğunun yakalanması demek. Pro aktif bir yöntem. Sahada hastalık oluşmadan yakaladığınız olgu  etrafında kimler varsa hasta onları yakalayıp test etmek demek. Enfeksiyonu kırmaya yönelik geliştirilen bir model. Türkiye’de bu anlamda sahada başarısının en önemli faktörlerinden bir tanesi de bu.  Enfeksiyon zincirini kıran aslında bu. İki farklı yöntemle kırabilirsiniz enfeksiyon zincirini. Ya kimseyi sokağa salmayarak, yada filyasyonla. Mücadele anlamında baktığımızda en önemli teknik gücünüz filyasyon.  Test rakamları anormal derecede yüksek. Laboratuvarların 7/24 çalıştığını gösteriyor. Türkiye’de 100 civarı laboratuvar var bu testi yapmaya yetkin. Bu kapasitenin maksimum düzeyde çalıştığını gösterir.  Bu kendi içerisinde bir rekordur” ifadelerini kullandı.

ÇANAKKALE’DE UYGULAMAYA BAŞLAYACAĞIZ

Doç. Dr. Alper Şener  şöyle devam etti; “Temel mantığımız şu; kişi enfekte olup iyileştikten sonra, yani boğazdan alınan 2 örneğin negatif çıkmasından sonra, 2 haftalık periyotu atlattıktan sonra hastadan alınan bağışık antikorlar plazma dediğimiz bir ürün haline getiriliyor. Bu ürün aslında  saklanabilir. Taze kullanmak zorunlu değil. Bunu kullanırken hasta seçimine dikkat etmek lazım. Türkiye’de bununla ilgili başarılı uygulamalar var. Bizde çok yakında Çanakkale’de uygulamaya başlayacağız”

RAKAMLARI ÇOK AYRINTILI VERMEK BAŞKA BİR SPEKÜLASYONLARA SEBEP OLACAKTIR

Rakamların illere göre verilmemesinin doğru bir strateji olduğunu söyleyen  Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Şener, “Nedeni ise, şimdi İtalya örneği var önümüzde. İtalya’da bu hastalığın görüldüğü bölgeyi anlattıkları, gösterdikleri andan itibaren ülke geneline yayıldı hastalık. Bir de Kore örneği var. Kore’de ise şöyle yaptılar, mahallenizde korona hastası var, izole ediliyor cep telefonunuza mesaj gelecek kadar afişe etme var. Bu da tehlikeli, böyle bir şeyin Türkiye’de olduğunu düşünecek olursak çok farklı sonuçlara ulaşacağını düşünenlerdenim.  Mümkün olduğunca bunu dengeli yürütmek lazım. Hiç rakam vermemek başka spekülasyonlara sebep oluyor ama rakamları çok ayrıntılı vermek başka bir spekülasyonlara sebep olacaktır. Bunun ortasını bulmak lazım. Bence Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü koordinasyonla gayet iyi götürüyor. Vatandaşın bilmesi gereken rakamlar şunlar aslında; bugün kaç yeni olgumuz var, kaç vaka kurtuldu veya kaç ölüm var, kaç tane test yapıldı. Bunlar global rakamlar. Bu rakamların ayrıntıları aslında vatandaşı ilgilendirmemekten de öte bilim camiasındaki kimseyi ilgilendirmiyor. İstanbul’da kaç vaka oldu, kaç ölüm oldu ilgilendirmiyor ki ben Çanakkale’de çalışan bir uzmanı. Beni Çanakkale rakamı ilgilendiriyor. Herkes kendi yetki alanı içerisindeki rakamlara konsantre olursa bu sürüncemede kalmayacaktır” diye konuştu .

SADECE KORONAVİRÜS HASTASI TAKİP EDİYORUZ

Çanakkale’de kaç tane vaka olduğunu bilmediğini söyleyen Şener,  “Biz artık sadece Koronavirüs hastası takip ediyoruz. Koronavirüs şüphesi ya da tanısı olan hasta grupları tamamı buraya geliyor. Koronavirüs artı kalp hastaları, Koronavirüs artı ameliyat olması gereken gibi hasta grubu buraya geliyor. Çanakkale için temel anlamda baktığımızda bu misyonu tek başımıza üstlendik gibi görünüyor” diye anlattı.

İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNÜN BELİRLEDİĞİ ÖZ KAYNAKLAR VE MALZEME DESTEĞİ SAĞLANIYOR

Malzeme sıkıntılarının olmadığını dile getiren Şener, “Sadece hastanenin öz kaynaklarını kullanılmıyor burada. İl Sağlık Müdürlüğünün belirlediği öz kaynaklar ve malzeme desteği sağlanıyor. İl Sağlık Müdürlüğü aynı zamanda devlet hastanesinden hem uzman hekim gönderiyor hem de yardımcı sağlık personeli ve hizmetli görevlendirmede yapıyor. Birlikte çalışıyor. Şekilsel olarak üniversite hastanesinin binası görünse de içinde çalışan ekipler koordineli, meslektaşlarım devlet hastanesinden gelip burada faal çalışıyorlar. Hatta şu an acile girseniz benden çok onların mesai harcadıklarını göreceksiniz. Benim bildiğim kadarıyla bir personel sıkıntısı yok” şeklinde konuştu.

HASTA SAYISINDAKİ ARTIŞI TEST SAYISINDAKİ ARTIŞA BAĞLAMAK LAZIM

Şu anda gündemde yer alan ‘hastalığın kuluçka evresi’ konusu hakkında bilgi veren Şener, şunları söyledi: “İkişer haftalık dilimlerle bakmak lazım bu hastalık grubuna, o yüzden hep 14 gün değerlendiriyoruz. Bugünü değerlendirmek için bugünden 14 gün önceki tabloya bakmak lazım. Türkiye ve Çanakkale genelini iki gruba ayırmak lazım bence. Türkiye geneli rakamlarına baktığımızda, 14 gün öncesine göre olgu sayısı artıyor çünkü ne yazık ki her türlü uyarılara rağmen vatandaşlarımız ister istemez kendilerini sosyal izolasyona sokamıyorlar. Bu işin iki ucu var çünkü bir mali boyutu var. Sosyal izolasyon yapılacak ama bu insanlar bir şekilde geçimlerini devam ettirmek zorunda. Bunun için zaten genel kampanya da başlattı cumhurbaşkanımız, bu kişilerin maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak anlamında. Hasta sayısındaki artışı test sayısındaki artışa bağlamak lazım. Başvuru sayısı anlamında bir artış yok hem Türkiye genelinde hem Çanakkale özelinde, ama test sayısı artık fazla yapıldığı için, tanı koyduğumuz veya şüphelendiğimiz hasta grubu da artıyor. Bu rakamı böyle değerlendirmek lazım. Ama yine de her şey iyi gidiyor demek için henüz erken. Benim kişisel tahminim Nisan ayının iki haftasındaki periyodun halen riskli olduğunu düşünenlerdenim. Hala önümüzde 14 günlük bir süreç var.”

Kaynak: Burası Çanakkale Gazetesi