Türk Gençliği 104 Yıl Sonra 57. Alay’ın İzinde Yürüdü

Çanakkale Kara Savaşları'nın 104'üncü Yıl Dönümü törenleri kapsamında düzenlenen ‘57. Alay Vefa Yürüyüşü’ anma programına binlerce genç katıldı.


Türk Gençliği 104 Yıl Sonra 57. Alay’ın İzinde Yürüdü

Çanakkale Kara Savaşları'nın 104'üncü Yıl Dönümü törenleri kapsamında düzenlenen ‘57. Alay Vefa Yürüyüşü’ anma programına binlerce genç katıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, yürüyüşün varış noktası olan Conkbayırı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada; “57. Alay; bu milletin tefrikayla bölünmeyeceğini, isminin sonsuza dek bu coğrafyadan silinmeyeceğini dosta, düşmana ilan eden kardeşlik tapusudur” dedi.

 

57. Alay Vefa Yürüyüşü’ anma programı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü İzcilik Federasyonu organizasyonunda düzenlendi. Kocadere Köyünde oluşturulan kamp alanında yürüyüşün başlama saatini bekleyen öğrenciler ve izcilere 104 yıl önce 57. Alay askerlerinin son yemeği olan kırık buğday çorbası dağıtıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da çorba dağıtımını bizzat elleriyle yaptığı sırada; “O günleri geleceğe taşımak açısından önemli bir programı hep birlikte yaşıyoruz. Gençlerimizde o heyecanı, motivasyonu görüyorum. Biraz sonra da namazımızı kılıp, yürüyüşe başlayacağız hep birlikte. Gerçekten gençlerimizle omuz omuza o günleri, o anları hatırlayıp, yürümek benim için de çok büyük ve ayrı bir heyecan. Ben de çok heyecanlıyım” ifadelerini kullandı.

 

57. Alay Vefa Yürüyüşü’ anma programı 25 Nisan sabahının ilk ışıklarında başladı. Saatler 04:30’u gösterdiğinde çifte sala okunarak sabah namazına hazırlık yapıldı. Çifte ezanın okunması ardından Kocadere Kamp alanında sabah namazı kılındı.  Daha sonra, Yarbay Mustafa Kemal'in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57'nci Alayı Conkbayırı'na gönderdiği ve ‘Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum’ sözleriyle tarihe geçen o günden tam 104 yıl sonra aynı saatte Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu,  Vali Orhan Tavlı, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkan Yardımcısı Zülküf Memiş, AK Parti Çanakkale İl Başkanı Gültekin Yıldız’ın da aralarında yer aldığı çok sayıda rütbeli asker, üniversite öğrencileri, askeri lise ve harp okulu öğrencileri ve izcilerden oluşan binlerce kişi yürüyüşe başladı.

 

CONKBAYIRI’NDA DUYGU YÜKLÜ TÖREN
Ellerde Türk bayrakları dillerde marşlar eşliğinde gerçekleşen 6 kilometrelik yürüyüş, Conkbayırı’nda tamamlandı. Varış noktasında düzenlenen törende Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, 1.Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever ve Vali Orhan Tavlı anıta çelenk koydu. Saygı duruşu sırasında saygı atışı yapılırken hep bir ağızdan İstiklal Marşı okundu. Kur’an-ı Kerm Tilaveti ve Türkçe mealinin okunması ardından günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalar yapıldı.

 

“TARİHE GEÇEN MÜCADELESİYLE 57. ALAY DA İŞGALCİLERİN YÜZÜNDE BİR TOKAT GİBİ PATLADI”

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu buradaki konuşmasında; “Çanakkale Savaşlarının 104. Yıl dönümünde, kahramanlıklarıyla destanlaşan 57. Alay’ın aziz hatırasına saygı niteliğindeki yürüyüşümüz için bir aradayız. Biz özgürce nefes alabilelim diye kendi nefesinden, kendi nefsinden vazgeçen şehitlerimizin manevi huzurundayız. Evlattan ecdada uzanan bir köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Bakanlığımızın bu anlamlı organizasyonu artık geleneksel hâle gelmiş bulunuyor.

Bakanlık olarak, bu yürüyüşlerin ilk gününden bugüne kadar yüzlerce gencimize tarihin kapılarını aralamış olmak bizim için ayrı bir bahtiyarlık vesilesidir. Bu buluşmanın gerçekleşmesinde emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Şair ne güzel sesleniyor; ‘Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer’. Bu mısralarla mertebesi tarif edilen kahramanlar; bundan yıllar evvel tam burada adeta ölüme meydan okuyup toprağa düştüler. Uğruna can verdikleri bu topraklar için birer tohum oldular. Devrin bütün teknik silahlarıyla donanmış işgalcilere karşı; göğüslerini siper ettiler, fakat yollarından dönmediler. O gün düşmanda imkân, yiğitlerimizde ise îman vardı. O gün burada teskere alıp eve dönmenin değil, gerekirse bu memleket için şehadete yürümenin hayalini kuran 57. Alay vardı. Onlar geride miras olarak ev, arsa değil; koca bir vatan bırakmak istediler. Onlar madalya ve rütbe yerine; şehit künyelerine talip oldular.

Kendi isimlerinden vazgeçip Mehmetçik oldular. Kendilerine ‘taarruzu değil; ölmeyi emreden’ kumandanlarının işaret ettiği hedefe korkusuzca koştular. O hücumun sonunda askerimizin pek çoğu şehit oldu belki ama; tarihe geçen mücadelesiyle 57. Alay da işgalcilerin yüzünde bir tokat gibi patladı.

Bu milletin yiğit evlatları, Conkbayırı’nda bütün güç hesaplarını darmadağın ederek süngüleriyle bir büyük destan yazdılar. Bu toprakları kendilerine mülk, bu milleti menfaatlerine köle yapacağını hayal eden işgalciler; tarihin tozlu yaprakları arasında kaybolup gittiler. Ama kanlarıyla bayrağımıza rengini veren aziz şehitlerimiz; bu topraklarda tarihin altın sayfalarına asla silinmeyecek izler bıraktı” dedi.

 

“57. ALAY KARDEŞLİK TAPUSUDUR”

Şehitlerimizin istiklal için verdiği bu mücadelede, hepimiz için alınacak çok önemli dersler ve ibretler olduğuna dikkat çeken Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu şöyle devam etti; “O gün burada memleketin dört bir yanından çıkıp gelen; şehirleri, dilleri, hikâyeleri farklı da olsa kalpleri aynı aşkla çarpan vatan evlatları vardı. O yiğitler, o vatan evlatları, kutlu bir gayenin etrafında ve istiklalin sembolü olan hilâlin gölgesinde birleşmeyi bildiler. Onlar Diyarbakırlı, Trabzonlu; Onlar Edirneli, Erzurumlu, Antalyalıydı. Ancak her şeyden önce onlar aynı medeniyetin çocuklarıydı.

Künyelerinin kayıtlı olduğu şehirlerin farklılığı; bugün dahi bu milletin en büyük gücü olan birliğimizin önünde bir engel teşkil etmedi. 57. Alay; bu milletin tefrikayla bölünmeyeceğini, isminin sonsuza dek bu coğrafyadan silinmeyeceğini dosta, düşmana ilan eden kardeşlik tapusudur. Cennet uykularına dalmak için bu topraklardan ebediyete yürüyen şehitlerimiz arasında; Kerkük’ten, Filistin’den, Bakü’den, Balkanlar’dan gelenler de vardı. İstanbul’u muhafaza ve müdafaa etmek için cepheye koşan o yiğit askerler; günümüzün strateji haritalarını aşan bir kutlu mesajın taşıyıcılarıdır.

Onların Çanakkale’deki mezar taşları; bu aziz milletin hudutlara sığmayan büyük medeniyet davasının meşaleleri olarak bu topraklarda ışıldamaya devam ediyor. Bugün bütün mazlum milletlerin gözü kulağı Türkiye'de ise, bu Türkiye’nin sadece Türkiye’den ibaret olmadığının en müşahhas delilidir. Vatan tehlikeye düştüğünde bu toprakları işgalci çizmelerine çiğnetmeyen o yiğitler; bizlere taşınması zor ama bir o kadar anlamlı bir emanet bırakmıştır. Bu emanet, Türkiye’dir. Ona hakkıyla sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Bizim bu konuda ihmalkârlık yapmak gibi bir hakkımız, bir lüksümüz yok. Aksi; dostu üzmek, düşmanı sevindirmek manasına gelir. Çanakkale'nin her karış toprağı şehit kanıyla sulanmıştır. Bu topraklarda esen rüzgarlar bugün hâlâ 104 yıl önce yazılmış bu şanlı kardeşlik destanının seslerini taşımaktadır. O gün şehit düşen kahramanlar; aynı istikamete yürüyüp, vatan için omuz omuza mücadele vermenin en güzel örneklerini verdiler. Onlar arasında her meslekten, her kabiliyetten genç insanlarımız vardı. Onlar arasında sporcularımız da vardı. Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi spor kulüplerimizde farklı renklerde formaları terletenler; Çanakkale cephesinde aynı sancağa kanlarıyla renk vermişlerdir. Gönül verdiğimiz renkler farklı olsa bile; ay yıldızın ışığı altında hepimizin rengi kırmızı-beyazdır. Beşiktaşlı Kaptan Kazım’ın, Galatasaraylı Hasnun Bey’in, Fenerbahçeli Arif Bey’in bize anlattığı hakikat budur. ‘Arma farklı ama sancak aynı’ diyerek yeri geldiğinde omuz omuza vermek, el birliği, iş birliği, güç birliği yapabilmek; o şehitlere karşı en büyük borcumuzdur. Bugün ve ömrünüzün sonuna dek yürüyeceğiniz bütün yolları, bu şuur ve bu şiarla kat etmenizi temenni ediyorum. Asırlar sonra bile hâlâ dillere destan olacak 57. Alayın her bir kahramanını, Çanakkale Savaşlarının kumandanlarını ve bütün aziz şehitlerimizi minnetle, rahmetle yâd ediyorum. Bugün burada şühedaya vefa duygunuzu ifade etmek üzere bizimle olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Yürüyüşün tamamlanmasının ardından yeniden görüşmek üzere, sizleri sevgi ve muhabbetle selâmlıyorum.”

 

Conkbayırı’ndaki törende 57’nci Alay'ın temsili sancağının Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesine devir teslimi gerçekleşti.  Askeri bandonun marşları eşliğinde program sona erdi.

 

Gizem Tuğçe BAYHAN

 

 

Türk Gençliği 104 Yıl Sonra 57. Alay’ın İzinde Yürüdü

 

Çanakkale Kara Savaşları'nın 104'üncü Yıl Dönümü törenleri kapsamında düzenlenen ‘57. Alay Vefa Yürüyüşü’ anma programına binlerce genç katıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, yürüyüşün varış noktası olan Conkbayırı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada; “57. Alay; bu milletin tefrikayla bölünmeyeceğini, isminin sonsuza dek bu coğrafyadan silinmeyeceğini dosta, düşmana ilan eden kardeşlik tapusudur” dedi.

 

57. Alay Vefa Yürüyüşü’ anma programı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü İzcilik Federasyonu organizasyonunda düzenlendi. Kocadere Köyünde oluşturulan kamp alanında yürüyüşün başlama saatini bekleyen öğrenciler ve izcilere 104 yıl önce 57. Alay askerlerinin son yemeği olan kırık buğday çorbası dağıtıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu da çorba dağıtımını bizzat elleriyle yaptığı sırada; “O günleri geleceğe taşımak açısından önemli bir programı hep birlikte yaşıyoruz. Gençlerimizde o heyecanı, motivasyonu görüyorum. Biraz sonra da namazımızı kılıp, yürüyüşe başlayacağız hep birlikte. Gerçekten gençlerimizle omuz omuza o günleri, o anları hatırlayıp, yürümek benim için de çok büyük ve ayrı bir heyecan. Ben de çok heyecanlıyım” ifadelerini kullandı.

 

57. Alay Vefa Yürüyüşü’ anma programı 25 Nisan sabahının ilk ışıklarında başladı. Saatler 04:30’u gösterdiğinde çifte sala okunarak sabah namazına hazırlık yapıldı. Çifte ezanın okunması ardından Kocadere Kamp alanında sabah namazı kılındı.  Daha sonra, Yarbay Mustafa Kemal'in 25 Nisan 1915 sabahı düşman çıkarmasını haber alınca, savaşların kahraman birliği 57'nci Alayı Conkbayırı'na gönderdiği ve ‘Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum’ sözleriyle tarihe geçen o günden tam 104 yıl sonra aynı saatte Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu,  Vali Orhan Tavlı, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Yargıtay Birinci Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Karişit, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkan Yardımcısı Zülküf Memiş, AK Parti Çanakkale İl Başkanı Gültekin Yıldız’ın da aralarında yer aldığı çok sayıda rütbeli asker, üniversite öğrencileri, askeri lise ve harp okulu öğrencileri ve izcilerden oluşan binlerce kişi yürüyüşe başladı.

 

CONKBAYIRI’NDA DUYGU YÜKLÜ TÖREN
Ellerde Türk bayrakları dillerde marşlar eşliğinde gerçekleşen 6 kilometrelik yürüyüş, Conkbayırı’nda tamamlandı. Varış noktasında düzenlenen törende Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, 1.Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever ve Vali Orhan Tavlı anıta çelenk koydu. Saygı duruşu sırasında saygı atışı yapılırken hep bir ağızdan İstiklal Marşı okundu. Kur’an-ı Kerm Tilaveti ve Türkçe mealinin okunması ardından günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalar yapıldı.

 

“TARİHE GEÇEN MÜCADELESİYLE 57. ALAY DA İŞGALCİLERİN YÜZÜNDE BİR TOKAT GİBİ PATLADI”

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu buradaki konuşmasında; “Çanakkale Savaşlarının 104. Yıl dönümünde, kahramanlıklarıyla destanlaşan 57. Alay’ın aziz hatırasına saygı niteliğindeki yürüyüşümüz için bir aradayız. Biz özgürce nefes alabilelim diye kendi nefesinden, kendi nefsinden vazgeçen şehitlerimizin manevi huzurundayız. Evlattan ecdada uzanan bir köprüyü birlikte inşa etmek amacıyla tertip ettiğimiz 57. Alay Vefa Yürüyüşü’nde sizlerle bir arada bulunmanın gururunu yaşıyorum. Bakanlığımızın bu anlamlı organizasyonu artık geleneksel hâle gelmiş bulunuyor.

Bakanlık olarak, bu yürüyüşlerin ilk gününden bugüne kadar yüzlerce gencimize tarihin kapılarını aralamış olmak bizim için ayrı bir bahtiyarlık vesilesidir. Bu buluşmanın gerçekleşmesinde emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Şair ne güzel sesleniyor; ‘Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer’. Bu mısralarla mertebesi tarif edilen kahramanlar; bundan yıllar evvel tam burada adeta ölüme meydan okuyup toprağa düştüler. Uğruna can verdikleri bu topraklar için birer tohum oldular. Devrin bütün teknik silahlarıyla donanmış işgalcilere karşı; göğüslerini siper ettiler, fakat yollarından dönmediler. O gün düşmanda imkân, yiğitlerimizde ise îman vardı. O gün burada teskere alıp eve dönmenin değil, gerekirse bu memleket için şehadete yürümenin hayalini kuran 57. Alay vardı. Onlar geride miras olarak ev, arsa değil; koca bir vatan bırakmak istediler. Onlar madalya ve rütbe yerine; şehit künyelerine talip oldular.

Kendi isimlerinden vazgeçip Mehmetçik oldular. Kendilerine ‘taarruzu değil; ölmeyi emreden’ kumandanlarının işaret ettiği hedefe korkusuzca koştular. O hücumun sonunda askerimizin pek çoğu şehit oldu belki ama; tarihe geçen mücadelesiyle 57. Alay da işgalcilerin yüzünde bir tokat gibi patladı.

Bu milletin yiğit evlatları, Conkbayırı’nda bütün güç hesaplarını darmadağın ederek süngüleriyle bir büyük destan yazdılar. Bu toprakları kendilerine mülk, bu milleti menfaatlerine köle yapacağını hayal eden işgalciler; tarihin tozlu yaprakları arasında kaybolup gittiler. Ama kanlarıyla bayrağımıza rengini veren aziz şehitlerimiz; bu topraklarda tarihin altın sayfalarına asla silinmeyecek izler bıraktı” dedi.

 

“57. ALAY KARDEŞLİK TAPUSUDUR”

Şehitlerimizin istiklal için verdiği bu mücadelede, hepimiz için alınacak çok önemli dersler ve ibretler olduğuna dikkat çeken Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu şöyle devam etti; “O gün burada memleketin dört bir yanından çıkıp gelen; şehirleri, dilleri, hikâyeleri farklı da olsa kalpleri aynı aşkla çarpan vatan evlatları vardı. O yiğitler, o vatan evlatları, kutlu bir gayenin etrafında ve istiklalin sembolü olan hilâlin gölgesinde birleşmeyi bildiler. Onlar Diyarbakırlı, Trabzonlu; Onlar Edirneli, Erzurumlu, Antalyalıydı. Ancak her şeyden önce onlar aynı medeniyetin çocuklarıydı.

Künyelerinin kayıtlı olduğu şehirlerin farklılığı; bugün dahi bu milletin en büyük gücü olan birliğimizin önünde bir engel teşkil etmedi. 57. Alay; bu milletin tefrikayla bölünmeyeceğini, isminin sonsuza dek bu coğrafyadan silinmeyeceğini dosta, düşmana ilan eden kardeşlik tapusudur. Cennet uykularına dalmak için bu topraklardan ebediyete yürüyen şehitlerimiz arasında; Kerkük’ten, Filistin’den, Bakü’den, Balkanlar’dan gelenler de vardı. İstanbul’u muhafaza ve müdafaa etmek için cepheye koşan o yiğit askerler; günümüzün strateji haritalarını aşan bir kutlu mesajın taşıyıcılarıdır.

Onların Çanakkale’deki mezar taşları; bu aziz milletin hudutlara sığmayan büyük medeniyet davasının meşaleleri olarak bu topraklarda ışıldamaya devam ediyor. Bugün bütün mazlum milletlerin gözü kulağı Türkiye'de ise, bu Türkiye’nin sadece Türkiye’den ibaret olmadığının en müşahhas delilidir. Vatan tehlikeye düştüğünde bu toprakları işgalci çizmelerine çiğnetmeyen o yiğitler; bizlere taşınması zor ama bir o kadar anlamlı bir emanet bırakmıştır. Bu emanet, Türkiye’dir. Ona hakkıyla sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Bizim bu konuda ihmalkârlık yapmak gibi bir hakkımız, bir lüksümüz yok. Aksi; dostu üzmek, düşmanı sevindirmek manasına gelir. Çanakkale'nin her karış toprağı şehit kanıyla sulanmıştır. Bu topraklarda esen rüzgarlar bugün hâlâ 104 yıl önce yazılmış bu şanlı kardeşlik destanının seslerini taşımaktadır. O gün şehit düşen kahramanlar; aynı istikamete yürüyüp, vatan için omuz omuza mücadele vermenin en güzel örneklerini verdiler. Onlar arasında her meslekten, her kabiliyetten genç insanlarımız vardı. Onlar arasında sporcularımız da vardı. Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe gibi spor kulüplerimizde farklı renklerde formaları terletenler; Çanakkale cephesinde aynı sancağa kanlarıyla renk vermişlerdir. Gönül verdiğimiz renkler farklı olsa bile; ay yıldızın ışığı altında hepimizin rengi kırmızı-beyazdır. Beşiktaşlı Kaptan Kazım’ın, Galatasaraylı Hasnun Bey’in, Fenerbahçeli Arif Bey’in bize anlattığı hakikat budur. ‘Arma farklı ama sancak aynı’ diyerek yeri geldiğinde omuz omuza vermek, el birliği, iş birliği, güç birliği yapabilmek; o şehitlere karşı en büyük borcumuzdur. Bugün ve ömrünüzün sonuna dek yürüyeceğiniz bütün yolları, bu şuur ve bu şiarla kat etmenizi temenni ediyorum. Asırlar sonra bile hâlâ dillere destan olacak 57. Alayın her bir kahramanını, Çanakkale Savaşlarının kumandanlarını ve bütün aziz şehitlerimizi minnetle, rahmetle yâd ediyorum. Bugün burada şühedaya vefa duygunuzu ifade etmek üzere bizimle olduğunuz için hepinize teşekkür ediyorum. Yürüyüşün tamamlanmasının ardından yeniden görüşmek üzere, sizleri sevgi ve muhabbetle selâmlıyorum.”

Conkbayırı’ndaki törende 57’nci Alay'ın temsili sancağının Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesine devir teslimi gerçekleşti.  Askeri bandonun marşları eşliğinde program sona erdi.